Benim kuşağım bilir 24 Ocak tarihinin ekonomik anlamını. 24 Ocak 1980 tarihinde rahmetli Süleyman Demirel, rahmetli Turgut Özal’a yeni bir ekonomik istikrar paketi hazırlatmıştı. Sayın Okurlar, benim kuşağım önceki devalüasyonları da ve daha sonraki bir çok paketi de anımsar. Sayın Tansu Çiller döneminde alınan önlemler. Sayın Kemal Derviş’in başında olduğu yapısal dönüşümler. Farkında mısınız ki bu anlamsız bir soru oldu, farkındasınız biz sürekli ekonomik ve siyasal üst yapı değişimleri, reformları, dönüşümleri vb vb yapma gereksinmesi duyuyoruz. Neden? Çok basit bir soru? Neden? Size yemin ederim cevabı da aşırı basit? Çünkü biz toplumsal nicelik/nitelik ilişkimizi, genel çağdaş yaşam felsefemizi hiç sorgulamıyoruz ve doğaldır ki sorgulamadığımız bir şeyi değiştirmeyi hiç düşünmüyoruz. O zaman neden/ler değişmeyince sonuçların değişmeyeceği gerçeğini kabul etmemiz gerekiyor. Size garanti ederim ki 20 yıl sonra eğer hayattaysam ve hala burada yazıyorsam yine bir ekonomik, siyasal dönüşüm/reform, adına her derseniz o paketi konuşmuş olacağız.
Sayın Okurlar, boş verin bu pandemiyi. Sorun bu pandemi değil. Öyle ya da böyle bu pandemi bitecek. Ateş düştüğü yeri yakacak bu sefer de. Asıl soru şu; biz gerek ülkemiz için ve gerekse tüm dünya için yeni bir yaşam felsefesi ortaya koyacak mıyız? Eğer cevabımız hayır ise daha biz çook 24 Ocak kararları alırız, bir sürü başka pandemide yine aşı tedariği, planlaması vb vb konuşuruz. Bir çok yerde duyuyorum bir şeyler yapalım, dayanışalım vb vb. Muhalif siyasiler yeni bir anayasa için hazırlanıyoruz, çalışıyoruz vb vb diyorlar. Anlamıyorum, anlamıyorum gerçekten. Anayasa adı üstünde anayasadır. Neyiyle bu kadar uğraşıyorsunuz? Varsa bir hayat felsefeniz yazarsınız, açıklarsınız olur biter. (Yemin ediyorum anayasa yazma sürem eğer bir haftayı geçerse Sinan değilim.) Çünkü Anayasa, uygulama yasası değildir. Olmasa bile olur hatta. (Defalarca yazdım ve biliyorsunuz örneğin İngiltere’nin toplu yazılı bir anayasası yok. Ağırlıklı teamüllerle yönetilir. Uygulama yasaları var.) Birçok ülkede -olumlu hedef ülkeler- bakın bakalım anayasaları kaç kez değişmiş?
Tanrı aşkına şunu anlamamız gerekiyor. Bugünü değil geleceği değiştirmeye çalışmak zorundayız. Bugün geçmişin sonucuydu. Bugün geleceğimizin nedeni olacak, oluyor. Geçmişi değiştirmediğimiz için bugün var. Artık benden duymaktan bıktığınız, benim de yazmaktan bıktığım soruları sorup yeni cevaplar vermek zorundayız. Kişisel aidiyetlerimiz ne bu soruları sormaya ne de cevap vermeye engel değildir.
Cesaretle üniversiteler eğitim kurumu değildir, bilim üretirler, bu nedenle niteliği yeterli olmayan üniversiteleri içinde kaç gencin okuduğuna bakmadan kapatacağım diyecek misiniz, demeyecek misiniz? Amasız, fakatsız, lakinsiz. Bunu diyen bir siyasetçiye oy verir misiniz? Eğer bu soruya “Haklısın ama….” diye başlıyorsanız tamam benim için konu kapandı. 2021, 2020’nin devamıdır.
Mutlu sağlıklı bir yıl dilerim.
Fotoğraf : Jenna Hamra
