Ayıdan İnsanlık, Keçiden Ayılık

Son günlerin çok ciddi yorumlanması gereken haberlerinden biri ayının şehre inmesi.  Biliyorsunuz biz trafikte şerit değiştirene “yuh a..”  vb söylemlerde bulunuruz. İyi tarafından bakarsak artık bu olabilir. Boşuna “yuh a..” dememiş oluyoruz. Bu haberin devamının  bir bölümü keçinin ayı cesareti ile kendi inadını birleştirip saldırıdan kurtulması. Diğer devamı  ise sahibinin keçiyi bu cesareti nedeni ile kurban etmemeye karar vermesi. Bence, yaptı mı bilmiyorum ama, bu durumda keçi de bir incelik  gösterip  ayıya teşekkür etmeliydi.

Şimdi işin ciddiyetine hem de tam da bu zamanda yani pandemi günlerinde bakmamız gerekiyor. Anımsayın Covid 19 Salgınının en önemli gerekçelerinden biri olarak yarasa insan ilişkisi gösteriliyor. Bir başka deyişle insanın çok fazla doğanın içine girmesi. Yani ayı şehre girmiyor.

“İcat yoktur, keşif vardır” sözünü Sn. Ege Cansen’de okumuştum ve kesinlikle katılıyorum.  Bizim şu anda bildiklerimizin – keşfettiklerimizin- dışında bilmediğimiz (bilim insanları ay yüzeyini okyanuslardan iyi biliyoruz diyorlar) hangi ilişkiler olabileceğini tahmin edin. Yarasa insan ilişkisi (yarasaların aslında mağaralarda barındığı düşünülür ise kimin nereye gittiğini tahmin edin) eğer Covid nedeni ise ayı insan ilişkisi veya arıların yok olması -yok etmemiz- tahminlerin ötesinde nelere hangi zamanda diliminde yol açacak düşünün. Bu durumda artık gerçekten şu anda durmamız gerekiyor. Bildiğiniz anlamda durmamız gerekiyor. Sonra başka bir şeye başlamamız gerekiyor. Düşünmeye!

  • Biz hangi zaman diliminde hangi nicelik ve nitelikte bir toplumsal yapıyı hedefliyoruz.
  • Bu toplumsal yapıyı hangi iş alanlarında istihdam etmeyi planlıyoruz. Tarım, sanayi, hizmetler vb vb.
  • Bu istihdam hedeflerine göre öncelikle nasıl bir eğitim sistemi ve yapılanması hedefliyoruz.
  • Bu toplumsal yapıya göre sağlık politikalarımız ne olacak. (Önleyici/olgu sonrası tedavi edici.)
  • Bu sağlık, eğitim, nüfus, kentleşme, yapısını nasıl doğayı bozmadan daha ötesi doğaya hiç müdahale etmeden nasıl kuracağız.

Eğer bunları düşünüp gelecek planımızı yapmazsak bana göre ayıya direnecek keçimiz kalmayabilir ve hangi insan/doğa ilişkisi başımıza daha hangi sorunları açabilir bilmiyoruz.  Müsilajı biliyoruz. Marmara ölür ise oradaki balıklar yok olur. Balıklar yok olur ise ekonomik değerden ötesi çok sağlıklı bir besin kaynağı yok olur. Marmara’nın yok olmasının diğer turizm, balıkçılık vb ekonomik etkilerine değinmiyorum bile.

Doğayı yok ederek yaşayamayız. (Bu cümle tüm dünya insanları için geçerli.) Biz içinden çıktığımız doğa ile uyumlu yaşamak zorundayız. Doğayı bize uydurmaya çalışmayacağız. Biz doğaya uyacağız.

Fotoğraf : Trinity Kubassek

Hakkında Sinan Çakaloz

Ayrıca Kontrol Et

Maaş Hesaplarında Vergi Dilimleri

Son günlerin çok yoğun konularından biri maaş hesaplamalarında vergi dilimlerinin yükseltilmemesi. Bu dilimin yükselmemesi matematiksel …

Bir yanıt yazın

Translate »