Gıda ve Çevre

Çevre ve gıdanın yoğun bir şekilde etkileşim halinde olan iki disiplin olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda özellikle tarım, doğal kaynaklar ve çevre ile karmaşık bir ilişki içinde bulunmaktadır. Belli çevresel etkilerin tarım kaynaklı olduğu söylenmekle beraber ve bu durum çok sayıda araştırmaya konu olduğundan, güncel bilgilerin paylaşılması önemli bir hale gelmiştir. Tarım, arazinin ve su kaynaklarının başlıca kullanıcısı durumundadır ve bu kaynakların miktarının ve kalitesinin devamı sürdürülebilirliği açısından gereklidir. Tarım, atık ve kirlilik yaratmaktadır ve bazen de doğal kaynakları korumakta ve çevresel döngülere katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, vahşi yaşam için kırsal çevreyi ve yaşam alanlarını değiştirmektedir. Çevresel etkilerin birçoğu sektörün kendi içinde kalmaktadır, fakat tarım arazisi dışındaki etkileri de önemlidir. Bazılarının ulusal ve uluslararası önemde olmasına karşın, etkiler genellikle yerel ve bölgesel ölçekte yoğunlaşmaktadır. Kaynak kullanımının sürekliliğini sağlamak üzere yararlı çevresel etkilerini geliştirip, zararlı etkilerini azaltma yoluyla, tarımın çevresel performansının arttırılması gerekliliğine yönelik genel bir kabul bulunmaktadır.

Tarım ve çevre arasında dengeli bir ilişkinin varlığı “sürdürülebilir tarım” kavramıyla açıklanmaktadır. Sürdürülebilir tarım, doğal kaynakların, gelecekte de yarar sağlayacak şekilde yönetilmesini de zorunlu kılmaktadır. Burada dünya nüfusu ve bu nüfusun beslenme ihtiyacına özellikle dikkatinizi çekmek isterim. Hızlı nüfus artışına paralel olarak bu nüfusu doyuracak besin ihtiyacı da artmıştır. Ancak bu konuda temel paradigma nüfusun artışı ile gıda kaynakları arasında ters bir ilişkinin varlığıdır. Gıda kaynaklarının kullanılmasında iki temel sorun görülmektedir;

  • Mevcut kaynaklar tüm nüfusa yetebilecekken dengeli bir dağılım olmadığından yaklaşık 850 milyon insan açlık sorunu yaşamaktadır.
  • Mevcut kaynakların gelecekteki nüfusu doyurabilmesi güç görünmektedir.

Bu sorunu çözümü noktasında ise çevresel doğal kaynaklara zarar vermeden bir tarımsal üretimin artırılması gerekliliği karşımıza çıkmaktadır. Sürdürülebilir tarım, yeşil tarım, eko tarım vb kavramlarla karşımıza çıkan bu kavramla ilgili bilgiler bu köşenin temel konularından biri olacaktır. Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun 1987 yılı tanımına göre: «İnsanlık, gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçlarını temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir.» demektedir.  Sürdürülebilir kalkınma, ekonomik büyüme ve refah seviyesini yükseltme çabalarını, çevreyi ve yeryüzündeki tüm insanların yaşam kalitesini koruyarak gerçekleştirme yöntemidir. 21. yüzyılda, tarımdaki en büyük başarı, olumsuz çevre koşullarını azaltarak, istenilen üretim artışını gerçekleştirmek olacaktır. Bu yalnızca, tarımda sürdürülebilir yöntemlerin ve kalıcı çözümlerin uygulanması ile mümkün olabilir.

*****

Günün sözü;  “Afrika’da her sabah bir ceylan uyanır; en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini, yoksa öleceğini bilir. Afrika’da her sabah bir aslan uyanır; en yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini, yoksa aç kalacağını bilir. Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur. Yeter ki, güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.” Afrika Atasözü

Fotoğraf : David Bartus

 

Hakkında Yekta Özkan

Bir yanıt yazın

Translate »