İnsan Haklarını Ne Kadar Hak Ettik?

İnsan denen canlı doğanın içinde en son oluşan ama en gelişmiş! Varlık. Gelin insan haklarını biraz tartışalım. (Bu yazı tüm insan alemi içindir.)

İnsan hakları kavramı denilince yaşam hakkını anlayabiliriz sanırım. Ama yaşam hakkından sadece fiziksel/biyolojik olarak hayatta olmayı anlayabilir miyiz? Yaşam nefes almaktan ötedir diyorsak o zaman yaşam hakkını nasıl tanımlayalım? Hangi koşullar sağlanır ise yaşam hakkı var kabul edilir? Peki o zaman o tanımlamayı kim yapmalı? Kimin/kimlerin tanımını yaşam hakkı olarak kabul edebiliriz? Kimler hangi gerekçelerle savaşa karar verdiler? Kimler uydu? Uymama şansımız olduğunu düşündük mü Vietnam da Vietnam halkı ölürken örneğin?

Yaşam hakkından düşünce özgürlüğünü anlayabilir miyiz? Düşünceler zaten özgürdür, sınırlayamayız ki. O zaman anlamamız gereken şiddet içermediği, her alanda (borçlar hukuku vb) objektif hukuka aykırı olmadığı sürece düşüncenin ifadesi değil midir? Peki bıraktım siyaseti evinizde ailenin reisi, büyüklerin dediği olur gibi kavramlar söz konusu değil mi? Hepimiz ne kadar katılmadığımız düşünceleri dinlemeye tahammül edebiliyoruz? O zaman hangi düşüncelerin ve nasıl ifadesi kabul görecek. Kim/kimler hangi düşüncelerin ve nasıl ifade edilebileceğine karar verecek?

İnsan haklarından adil bir yaşam anlayabilir miyiz? Peki adaleti nasıl ifade edeceğiz ? Kanunlarla. Kanunları yani hukuk düzenini  kim yazacak? Biz. Peki biz nasıl bir hukuk düzeni tarif edeceğiz? Tarif ettiğimiz hukuk sistemi kime göre adil olacak? O zaman adil bir yaşama nasıl ulaşacağız? Adil bir yaşam algımız ne? Meşhur lafımız “ben bunları hak etmedim” değil midir? Neyi kime göre hak ettiniz veya etmediniz? Adaleti nasıl tanımlayalım ki tanımladığımız düzeni yazıya/kurallara dökelim?

İnsan haklarından eşitliği anlayabilir miyiz? Peki eşitliği nasıl tanımlayalım? Çok meşhur bir söz vardır? “Eşit işe eşit ücret.” Peki ama aynı işi iki kişiden biri daha iyi yapıyor ise neden ücret eşit olsun? Peki kimin neyi daha iyi yaptığına kim hangi kurallara göre karar verecek? Peki o kuralları kim yazacak/ belirleyecek? O zaman fırsat eşitliğini eşitlik olarak tanımlayalım demek doğru olur mu? Yani yüz metre yarışına tüm atletlerin aynı çizgiden aynı anda başlaması gibi. Peki ama hayat 100 metre yarışı mı? Hiç fırsatlar eşit olabilir mi? Daha güzel, daha yakışıklı, daha uzun olanlar her yerde daha avantajlı olmuyorlar mı? Eşitler arasında daha öne çıkmıyorlar mı? Gelin hadi eşitliği  tanımlamaya çalışalım yeniden? Size yemin ediyorum 10 dakika dahi ortalamamız bu konuda düşünmeyecek.

İnsan haklarından sadece insan/insan ilişkisini mi anlıyoruz yoksa doğaya hükmetme hakkını da kendimize reva görüyor muyuz? Hadi Vietnam’a dönelim yangın bombalarıyla toprağı yakmadık mı?  Sulak alanları yok etmedik mi, palm yağı için doğal yağmur ormanlarını kesmedik mi? Kendimize hak gördüğümüz eylemlerle alın size dünya. Farkında mıyız bu hak! anlayışı yaşam hakkımızı elimizden almaya başlamadı mı? Yol açtığımız pandemiler hangi adalet duygusu içinde, hangi eşitlik içinde kimleri daha çok etkiledi? Nasıl Vietnam’da en çok siyahiler, hispanikler, diğer göçmenler (bu konuda Avcı-The deer hunter filmini seyredin derim) yoksullar öldüyse şimdi de pandemiden daha çok etkilenenler toplumun mağdurları değil mİ?

Sayın Okurlar, insan haklarını kavramını bile, kadın hakları, çocuk hakları, işçi hakları, hakları, hakları, hakları…….. diye tasniflemedik mi?

Sayın Okurlar, bıraktım insan hakları kavramını gelin hak kavramının kendisini konuşalım.

Sinan Çakaloz
İş Analisti

Fotoğraf : Ipanemah Corella 

Hakkında Sinan Çakaloz

Ayrıca Kontrol Et

Maaş Hesaplarında Vergi Dilimleri

Son günlerin çok yoğun konularından biri maaş hesaplamalarında vergi dilimlerinin yükseltilmemesi. Bu dilimin yükselmemesi matematiksel …

Bir yanıt yazın

Translate »