Korona Futbol ve Öngörü

Sayın Okurlar, bu yazı tamamen korona virüsten ve futboldan, bağlantılı gibi gözükse dahi, bağımsız ve öngörü kavramı ile tamamen bağımlıdır. Aşağıda bahsedeceğim fikir, 25 Ağustos 2017 yılında Milliyet gazetesi blog sayfasında detaylı olarak yayınlanmıştır ve isterseniz oradan da okuyabilirsiniz. Bu yazı asla ve asla, hele de bu site okurlarına “ben bilirim” havası atmak değildir. Sadece benim fark ettiğinize inandığım takıntılarım üzerine bir dertleşmedir.

Korona krizi patlar patlamaz her kanalın spor (futbol) programlarında ağırlıklı olarak tüm dünyanın ama özellikle Türk futbol ekonomisinin bu rakamları kaldıramayacağı söylendi. (Futbolcu maaş ve transfer ücretleri.) Başka ne söylendi detayda tam bilemiyorum. Bu, anlık geçişlerde izlediğim. Ve ben “günaydın” dedim, günaydın ve açıkça söyleyeyim kıskançlıktan çatladım. Çünkü bugün bunları söylemek için para alıyor insanlar. Tekrar ediyorum aşağıdaki alıntı  tamamen teyit edilebilir.

Bu yazıyı okurken yine de tam objektif olabilmeniz için kendimle ilgili birkaç noktayı belirteyim. Ben futbolu sevmem, anlamam. Daha ötesi “futbolun taktiksel olarak anlaşılacak bir şeyi var mı?” ona da inanmıyorum. Beni tanıyanlar bilir, ben basketbol ve F1 severim ve biraz anladığımı da düşünüyorum. Anadolu Efes taraftarıyım. Yani aşağıdaki cümleler için sen ön yargılısın diyecekseniz işte size, sizi destekleyici itiraflarımı önceden yazmış oldum.

  1. Sayın okurlar ben rutin, istisnalar hariç Türkiye’de süper ligde (sanırım adı bu) ilk üçe girecek Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray dışında bir takım olduğunu düşünmüyorum. Buna çok önceki yıllarda birden fazla şampiyonluk alan Trabzonspor da ekleniyor olabilir. Son yıllarda Medipol Başakşehir de gündemde. Ama ben sıradanlaşmış, rutinleşmiş başarılardan  bahsediyorum.
  2. Bu üç takım her ne yapsa veya yapmasa ortalama olarak bu sıralama değişmez.
  3. Bu üç takım her ne yapsa veya yapmasa ortalama olarak Avrupa’ da sıradanlaşan, rutinleşen başarı kazanamazlar.
  4. 2017 yılında NTV sporda bir yorumcu Galatasaray’ın o yıl için üç futbolcuya 80 Milyon EURO (3-4 yıllık süreler için) harcadığını, Beşiktaş’ın sadece Pepe’ ye 4 Milyon EURO verdiğini söyledi. Fenerbahçe, Trabzonspor ve diğer takımların harcamaları bu rakamlara dahil değil. Sonuç: Gerek yurt içi ve gerekse yurt dışı veri durumu bu kadar belliyken, neredeyse emeklilik yaşına gelip hayatlarında son bir iyi kontrat kapmak isteyen oyunculara bu ödemeler yapılır mı? Değer mi?
  5. Öneri: Eğer mutlaka bu paralar harcanacak ise yerli yabancı gelecek vaad eden 14-17 yaş arası gençler, bir futbol akademisine alınıp yetiştirilemez mi? Hiç değil ise 20 li yaşlara gelindiğinde çok daha ekonomik bedeller ile profesyonel hayata geçirilip kulüplere kaynak yaratılamaz mı? Özellikle bu 5 kulüp bir araya gelerek 80 Milyon Euroya bu havuzu rahatlıkla oluşturabilirler. Ve ayrıca her kulüp başarılarına göre NBA draftı gibi bu havuzdan öncelikli seçim yapsa ne olur? Ve hiçbir şey yapılamıyor ise Gençlik ve Spor Bakanlığı, Çin’in yaptığı gibi bu yaşa gelmiş bir futbolcuya bu parayı veriyorsan aynı rakamı bana da vereceksin diyemez mi? Ve bence daha sonra bu paraları bir havuzda toplayarak oyuncu yetiştirip tekrar kulüplere satamaz mı?

Evet bu yazının tam metni 2017 Ağustos tarihli.

Olay her ne olur ise olsun Korona’dan bağımsız öngörüden kastım bu.

Sinan Çakaloz
İş Analisti

 

Hakkında Sinan Çakaloz

Ayrıca Kontrol Et

Maaş Hesaplarında Vergi Dilimleri

Son günlerin çok yoğun konularından biri maaş hesaplamalarında vergi dilimlerinin yükseltilmemesi. Bu dilimin yükselmemesi matematiksel …

Bir yanıt yazın

Translate »