Korona Sonrası Eğitim İçin Yeniden

14 Nisan tarihli hemen hemen aynı başlıklı yazım “Son sözümü şimdiden söyleyeyim 2020-2021 dönemi için anaokulundan üniversiteye kadar eğitimin sanal ortamda sürdürüleceği, okulların en erken 2021-2022 dönemi için açılabileceği belirtilip eylüle kadar sanal ortamda eğitim tam anlamı ile düzenlenmelidir” paragrafı ile başlayıp gerekçelerim ile devam etmişti.

Önceki günlerde Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk bilim kurulunun verilerine göre okulların 1 Haziran’da da, Eylül’de de açılabileceğini ve yanlış duymadıysam 19 gün için bile değebileceğini söyledi. Lütfen yapmayın. Sakın yapmayın. Lütfen, şimdi, hemen, net ve yoruma açık olmayan bir şekilde okulların 2021-2022 döneminde açılacağını söyleyin. (Tabi o zamanda sorunlar aşıldı ise.) Tek istisna olası iyileşme! durumuna göre çok detay düzenlemeler ile üniversitelerin bazı fakültelerinde (çünkü özellikle bazı alanlarda bilim insanlarına ne kadar gereksinmemiz olduğu daha net anlaşıldı) öğrenimin başlaması olabilir.

14 Nisanda virüsün 8 mutasyon geçirdiğini biliyorduk. Sadece o günden bu güne kadar (yani 16 günde) 30 farklı türevinin olduğunu öğrendik. Doğal olarak bundan sonra hangi zaman diliminde ne kadar farklı türevin ne kadar farklı belirti ve etkilerle ortaya çıkabileceğini henüz bilmiyoruz. (Ki biliyorsunuz daha dün çocuklarda kawasaki hastalığı ile olası bağlantı haberleri çıktı.) (Düşünün ki kawasaki hastalığı ilk 1967 yılında tanımlanmış ve korona da bilinmeyen bir virüs değildi. Yani temelde bilinenler ile bu bilinmezleri yaşıyoruz.)

30 Nisan itibariyle Sağlık Bakanlığı verilerine göre toplam test sayısı 1.033.617. Yine aynı tarih itibariyle toplam vaka sayısı 120.204. Düz mantık (il, semt, gelir, yaş, çalışma durumu vb daha analitik detaylara girmeden) vaka / test oranı yaklaşık % 11 gibidir. Sayın Okurlar sadece İstanbul’un 2019 yılı verilerine göre nüfusu 15.219.267’ dir. Bu nüfusun 3.350.000 kadarı 20 yaş altı, 1.100.000 kadarı 65 yaş üstüdür. Bu nüfusun bu ay sonuna kadar hiç dışarı çıkamayacağını varsayın, teste tabi tutulmamış 10.200.000 gibi bir rakam kalır. Yapılan testlerin tamamının İstanbul’da olduğunu varsayın 9.100.000 sonucunu elde edersiniz. Otuz günde, sağlık bakanlığının belirttiği günlük test kapasitesi olan 50000 rakamına ulaşıldığını varsayın (tüm testlerin İstanbul’da yapılması halinde), 1 Haziran’da teste tabi tutulmamış 7.600.000 insan sadece İstanbul’da var demektir. (Bakın bu rakamlar 2019 rakamları ve Türkiye genelindeki diğer verileri sadece İstanbul gibi yorumladım.) Şimdi gelelim sadede;

  • Sadece İstanbul için bu veriler iyimser bir biçimde var ise
  • Bu virüs ile ilgili henüz tam net bir bilgi dünya ölçeğinde yoksa
  • Kesin bir tedavi yöntemi (bilim insanlarımızın mevcutla başarıları ayrı bir konu), ilaç, aşı vb henüz bulunmamış ve 1 yıldan önce ufukta gözükmüyorsa
  • Gerek sayın Sağlık Bakanı ve gerekse bilim kurulu üyeleri tedbir tedbir diyor ise
  • İkinci, üçüncü dalgaların dünya ölçeğinde gelmesi olası ise
  • Bizim toplumsal tepkilerimiz bilinirken (ilk sokağa çıkma yasağı ilanı günü, saati ve sonrasını anımsayın) nasıl olur da böyle bir olasılığı tartışabiliriz? Size garanti ediyorum okullar açıldığı gün kapının önünde önce veliler izdiham çıkarır . Biz normal günlerde bunu yapıyoruz.

Sayın okurlar kalan detayların (14 nisan tarihli yazımda belirtmiştim) konuşulması dahi gereksizdir. Bu kadar kısa sürede ulaşım, sosyal mesafe ayarları vb diğer fiziksel koşullar sağlıklı bir biçimde sağlanamaz. (Eylül ayına da sağlanamaz) Fiziksel değerleri aşamayız. Bu düzenlemeler bir zamana bağlıdır.

Gelelim diğer bakış açılarına.

  • İlk olarak bütün dünya yapma hazırlığında denebilir. Biz bütün dünya değiliz ne maddi olanaklar ne düşünce sistematikleri açısından. Ayrıca tüm dünyanın yaptığı hataları da yapmamız gerekmiyor. Biz doğrularımız ile örnek olalım.
  • İkinci olarak çocuklar psikolojik olarak kötü durumdalar denebilir. Ki bu çok doğru. Ama  okulu açıp, sabah 7 deki metrobüse yolcu taşıyan Pendik minibüsü misali yoğunluk daha büyük sorun bence. Özellikle sokağa çıkma kısıtlaması uygulanan günlerde her semt / mahalle için farklı saatlerde farklı noktalar için bir ebeveyn eşliğinde çocukların sokağa çıkmasına, yürümesine, parklara gitmesine (belediyeler ile de organize olarak park bahçe gibi yerlerin sürekli dezenfektesi sağlanabilir) izin verilebilir. Örneğin sabah 07-09 arası Kadıköy Feneryolu sakinleri Caddebostan sahiline çocuklarını çıkartabilirken, aynı saatlerde Kadıköy Caferağa mahallesi sadece Moda-Kadıköy sahiline çıkartabilir. Yine aynı saatlerde (07-09 arası) Üsküdar Salacak Mahallesi Harem sahiline, 09.30-11.30  arasıda Üsküdar Selimiye Mahallesi aynı sahile gidebilir dersiniz. Bu sadece bir sistematik önerisidir. Farklı çözümler, öneriler getirilebillir. Önemli olan dağınık saatlerde, geniş alanda az sayıda insanın bir araya gelmesinin sağlanmasıdır.

Evet benim görüşüm ve önerilerim bunlar. Umarım günün birinde Silisten’de bunlar yayınlanmıştı demek zorunda kalmayız. Desek de ne anlamı olabilir ki?

Sinan Çakaloz
İş Analisti

 

Hakkında Sinan Çakaloz

Ayrıca Kontrol Et

Maaş Hesaplarında Vergi Dilimleri

Son günlerin çok yoğun konularından biri maaş hesaplamalarında vergi dilimlerinin yükseltilmemesi. Bu dilimin yükselmemesi matematiksel …

Bir yanıt yazın

Translate »