Korona Sonrası Ne Yapacağız?

Sayın Okurlar, biraz reflekssel korona sürecine odaklandık. Aşı ve diğer korona konuları gündemi çok işgal ediyor. Aşının matematiğinden, güvenirliğine, hangisi olması tercihine kadar her konu tartışılıyor.  Ama ben takıntılarım nedeni ile (ve itiraf ediyorum Koronadan aşırı korkmama, müşterilerimin sorunlarının bende yol açtığı ekonomik  olumsuzluklara rağmen) bu sürece yine de çok takılmıyorum. Mantığım Koronadan çok gelecekten korkmamı söylüyor.

Sayın Okurlar, ülkemizden bağımsız korona yokken de dünyayı değiştirmeye başlamıştık. Bu değişim sadece insan insan ilişkisi değil. Bir başka deyişle az gelişmişlik, çok gelişmişlik, demokrasi, ekonomi vb ilişkiler değil insan doğa ilişkisi. Biz bunu tüm dünyada olumsuz yönde değiştirdik, değiştiriyoruz. Ayrıca genel süreç içerisinde biz kendi ülkemiz açısından da bir şey yapmadık. Sanki seyrettik. En azından biz kendimiz için makro veya mikro önlemler alabilirdik.

Hiç insan nicelik/nitelik yapımızı düşünmedik. Aralıksız olarak son günlerde barajlarda su seviyesinin ne kadar düştüğünü ve bu kadar çok yapılan baraja rağmen eğer yağmur yağmaz ise sorun yaşanacağını resmi söylemlerden de duyuyoruz. Ama sorun sadece tüm dünyada küresel ısınma nedeni ile yağmur düzeninin değişmesi mi? İklim dün sabah mı değişmeye başladı? Biz neden sınırlı coğrafyalarda (tüm dünya için geçerli) bu coğrafyalar ile doğru orantılı insan varlığı olması gerektiğini anlamadık. İklim hiç ısınmasaydı da daha ne kadar baraj yapabilirdik ki? Su kaynakları belli, kaç tane baraj yapılabilir belli. Ama nüfus artışının sınırı olamaz. Ayrıca şunu da unutmayalım ki benim bildiğim barajların da ömrü vardır. Özet sınırlı bir alanda, nicelik/nitelik oranı ne olan insan varlığını yaşatabiliriz? Bunu iktidar, muhalefet  ama en önemlisi siyaset dışında biz ne kadar düşünüp ne önerdik, ne yaptık?  Şimdi şu anda sifonu az çekin, tesisatı değiştirin diyor uzmanlar. Tabi ki yapalım. Peki bunu şimdi söyleyenler eğer bu dedikleri çözüm! olacak ise şehirlerarası yollarda yapılan devasa tesislerde mola veren otobüslerin/araçların aralıksız şakır şakır akan sular ile baştan aşağı yıkanması için ne önerdiler? Kim hangi yasağı getirdi. Bunu bıraktım benim gibi muhalifler yapmayın dediğinde aynı otobüsten inen kaç kişi ya haklı bu adam dedi. Bu kadar sadece bu kadarını kim dedi? Bugün halimizden yakınan bizler ve öneri getiren uzmanlar -hepimiz- arabalarımızı yıkama istasyonuna götürmek yerine bir kova su ve fırça ile mi temizledik? Bu kadar yıkama istasyonu nasıl açıldı, çalıştı, çalışıyor. (Lütfen onlar arıtılmış su veya kuyu suyu kullanıyor demeyin.) Doğada hiçbir şey yoktan var olmaz, vardan yok olmaz. Yani kuyu suyunu o amaçla kullanıyorsanız/ çekiyorsanız başka amaç için kullanamıyorsunuz demektir.

Şunu unutmayalım yaşı milyarlarla ölçülen ve önünde milyarlarca yıl olan bu dünyada biz bir hiçiz. Bizim korona vb başka bir nedenle yok olmamızın  doğaya kötü etkisi yok. (Sokağa kısıtlı çıkma bile havayı temizledi.) Dünyanın, evrenin zaman algısı ile bizim zaman algımız, yaşam sürecimiz farklı. Bu nedenle biz dün olumlu bir karar alsaydık etkisi yıllar sonra gözükecekti. Ama dün aldığımız olumsuz bir karar etkisini bir saat sonra gösterebiliyor.

Bilelim ki bugün her ne yaşıyor, çocuklarımıza, torunlarımıza her ne yaşatıyorsak ve yaşatacaksak yıllar öncesinin sonucu onlar. Ve ne yazık ki bunu anlayamıyoruz. Anlamak istemiyoruz. Bugünün aslında geleceğimizin temeli olduğunu göremiyoruz.

Ne diyeyim. Sifonu az çekin.

Sinan Çakaloz
İş Analisti

Fotoğraf : Kristoffer Brink Jonsson

Hakkında Sinan Çakaloz

Ayrıca Kontrol Et

Maaş Hesaplarında Vergi Dilimleri

Son günlerin çok yoğun konularından biri maaş hesaplamalarında vergi dilimlerinin yükseltilmemesi. Bu dilimin yükselmemesi matematiksel …

Bir Yorum

  1. Yakın geleceğin en önemli konusuna değinmişsiniz. Susuzluk ile birlikte oluşacak kuraklık ve tarım faaliyetlerinin azalması sonucu açlık tehlikesi de kapımızda. Bu konuda tüm dünyada her bir bireyin bilinçlendirilmesi en acil konuların başında gelmektedir.

Bir yanıt yazın

Translate »