Korona Sonrası Ticaret ve Esnaf Sistematiği Üzerine

Sayın Okurlar, bugün bu yazı mı yazılır derseniz haklısınız. Ama benim gibi kendine bile muhalif insanlar sevgililer gününde bile bunları yazarlar. Bu yazıyı okumadan önce “KORONA ÖNCESİ TİCARET VE ESNAF SİSTEMATİĞİ ÜZERİNE” başlıklı yazımı okumanızı rica ederim. O yazımda nasıl sistematik bir şekilde AVM-zincir market düzenine neredeyse mecbur kaldığımızı yazmıştım.

Şimdi yeni bir düzenleme gündemde sanırım. Zincir marketler küçük esnafın 200 metreden yakınında olmayacak, aynı sokağa aynı market birden fazla açılamayacak, marketlerin açılış saati değişecek, bazı ürünleri satamayacaklar vb vb. Allah aşkına bu önlemler! alındı diye bakkal korunmuş olur mu? Bu önlemler sorunun temelini değiştirir mi?

Sayın Okurlar, sadece tek bir uygulamayı yazacağım size. Üretici ve çok büyük olasılıkla o üreticinin kendine bağlı olan ana dağıtıcı firmalarında ciro primi ve mal fazlası uygulaması vardır. Örneğin 1 kasa (örneğin 12 adet)  1 kg yoğurt için bakkala % 5 iskonto verilir, aynı bakkal 100 kasa alırsa % 20 iskonto verilir. (Ürün ve değerler tamamen afakidir. Mantık doğrudur.) Şimdi Allah aşkına hangi bakkal bu  kadar yüksek montanlı alım yapabilir. Ayrıca bu mantık her üründe geçerli olduğuna göre o bakkal hangi sermayeyi hangi ürüne yetiştirir. Oysa ki o zincir marketler, AVM’ler kasa kasa değil kamyon kamyon alırlar. Ki aldıkları ürünlerin bazıları da zaten ya kendi fabrikalarında üretilmiş, ya da adlarına ürettirilmiştir. Bakkal alım maliyetini düşüremediği sürece birim satış değerini düşüremez. Birim satış değerini düşüremediği sürece tüketicinin çok büyük çoğunluğu zorunlu olarak markete yönelir. Tüketici markete yöneldikçe bakkalın alım miktarı düşer. Bu son derece doğal ve kendini tetikleyen bir süreçtir.

Dünkü yazımın sonunda dediğim gibi Allah aşkına herhangi bir konuda (o konu her ne ise hiç önemli değil) temeli, çok temeli, hatta temeli de değil temeli atmak istediğimiz zemini analiz edelim. Bunu yapmadığımız sürece hiçbir zaman sorunun gerçek çözümünü bulamayız. Size bir örnek vereyim. Bir zamanlar benzincilerde alkollü içki satışı yasaklandı. Hala da öyle sanırım. Gerekçe çok mantıklıydı. Benzinciden hemen alkollü içkiyi alıp yola çıkıyorduk. İyi de Sayın Okurlar, o benzincinin tam karşısında gross market var ve alkollü içkiyi benzincinin satacağından çok daha ucuza satıyor. Ne değişti. Biz genelde aşırı alkol tüketiminin zararlarını, özelde alkollü araç kullanmanın tehlikelerini anlatamıyorsak yasak nasıl çözer. (Bu arada benzin istasyonları yeniden alkollü içki satsınlar demiyorum. Satmasınlar, hiç itirazım yok. Anlatmak istediğim sorun ile çözüm! arasındaki mantıksal ilişki.)

Lütfen rica ediyorum yetkililerden bırakın böyle önlem almayı. Eğer;

  • Ortalama tüketici gelir seviyesi
  • Gelir seviyesine göre tüketim tercihi (Örneğin gerçek Kars kaşarı mı istiyor, poşetli taze kaşar mı?)
  • Esnafın alım gücü (sermaye yapısı)
  • Esnafın birim alım maliyeti
  • Esnafın finans maliyeti
  • Esnafın depolama kabiliyeti
  • Üreticinin büyük montanlı üretimi satış/dağıtım süreci (daha uzatabilirim ama gereksiz) gibi çok temel asıl sorunlar analiz edilip yapı değişmeden bu tür yasalar ile sorunlar en azından benim anladığım anlamda çözülemezler.

Sn. Ege Cansen’in dediği gibi son söz “İyi niyetli yasa gerçek durumu değiştirmez”

Fotoğraf : Miguel Á. Padriñán

Hakkında Sinan Çakaloz

Ayrıca Kontrol Et

Maaş Hesaplarında Vergi Dilimleri

Son günlerin çok yoğun konularından biri maaş hesaplamalarında vergi dilimlerinin yükseltilmemesi. Bu dilimin yükselmemesi matematiksel …

Bir yanıt yazın

Translate »