Koronanın Sosyolojisi 2

Öğleyin, sanırım CNN Türk Kanalında, New York Valisinin en çok can kaybının hispanikler, siyahiler ve sanırım yoksullardan oluştuğuna dair istatistikler verdiğini dinledim. ABD’ de bir sendroma dönüşen Vietnam savaşında da en çok hispanikler, diğer azınlıklar, siyahiler ve yoksulların öldüğü yazılır.

Sonra dünkü İstanbul’da korona ile ilgili istatistiki açıklamaları dinlerken en çok Bağcılar ve Esenyurt gibi ilçelerde vakaların yoğunlaştığını, Sarıyer’e doğru gidildikçe ve Anadolu yakasında nispeten az olduğunu duydum. Gerekçe olarak o ilçelerde yerleşimin daha sıkışık olması gösterildi. Peki sadece yerleşimin daha sıkışık olması mıydı neden?

“ABD ve diğer dünya ülkeleri her ne yapar ise yapsın, bizim artık başka türlü düşünmeye başlamamızın zamanı gelmedi mi” demeyeceğim. Acaba geçmedi mi? Bu çok hayati bir soru.

Şu anda sürekli olarak gerek sağlık ve gerekse bu dönemin ve sonrasının ekonomisi üzerinde bana göre tamamen finans odaklı konuşuluyor. Evet şu anda sağlık, ikinci olarak bu dönemin ekonomik kaygılarının giderilmesi için yapılması gerekenler çok önemli. Yeterli yetersiz, geç kaldı, kalmadı zerrece bu tartışmalara girmiyorum.

Soru tekrar tekrar şu, “biz gelecek için ne düşünüyoruz?”. Bu sosyolojiyi getiren nedenleri veya bu sosyolojinin getirdiği sonuçları kabul edecek miyiz? Her seçim sonrası nerenin hangi tür oy verdiği analizlerinden öteye ne yapacağız? Analizler önerilere dönüşmediği sürece anlamsız kalırlar.

Ben şu anda hala geleceğin tarım, eğitim, sağlık, hukuk, demokrasi algısı -ve her ne eklerseniz- üzerine somut bir söylem göremedim. Yineliyorum hangi işçi kuruluşu ve hangi siyasi parti teknoloji ve robotlaşma üzerine bir yorum yaptı. Unutmayalım, lütfen unutmayalım robot teknolojisinde makine yağının eksikliği virüsün varlığından daha tehlikelidir. O da nalburda bile satılıyor.

Şu anda hala tarımsal üretim için toprak planlaması / mülkiyet ve buna bağlı miras hukuku üzerine bir fikir tartışması göremedim. (Ama haberlerde arazi anlaşmazlığı çatışmalarına çokça rastlarsınız.) Miras yolu ile tarım alanlarının parçalanmasının olası ceza hukuku alanı dışında verimlilik konusunda sonuçlarını ne kadar tartışıyoruz? Doğal meraların azalmasının hayvancılığa olan etkisi nedir ve neler yapılabilir? Bunları tartışmazsak tarım teknolojileri üzerine de konuşamayız. Tarım teknolojileri dediğiniz kavram kimyadan, makineleşmeye, ziraatten, yazılıma inanılmaz alanları içerir. Eğer bunları konuşmuyor ve planlamıyorsak sağlıklı beslenmeyi ve koruyucu sağlık sistemini düşünemeyiz.

Sanayileşme algımız sadece istihdam odaklı olursa bugünden öteye çok zor gideriz. Her teknolojik gelişim istihdamı nicelik olarak azalttığı gibi nitelik olarak da değiştirir. Alt yapı anlayışımız bu kadar çok inşaat ise her alanda tıkanırız. Ve bunların tamamına bütüncül bakıp sonra her birine kendi içinde ama diğeri ile ilişkili çözümler önermek, tartışmak zorundayız. Bunları yapabilmek için özgür düşünebilmek ve ifade edebilmek zorundayız.

Ve temel soru şu, biz bu şekilde düşünebilecek miyiz? Ben, siz, hepimiz, o yapsın, o düşünsün demeden ne yapacağız? Devletten para dışında ne isteyeceğiz? Ama önce kendimizden ne isteyeceğiz?

Fotoğraf : Pavel Danilyuk

 

Hakkında Sinan Çakaloz

Ayrıca Kontrol Et

Maaş Hesaplarında Vergi Dilimleri

Son günlerin çok yoğun konularından biri maaş hesaplamalarında vergi dilimlerinin yükseltilmemesi. Bu dilimin yükselmemesi matematiksel …

Bir yanıt yazın

Translate »