Üretim Ve Büyüme

Ülkemiz kadar tekrarların yaşandığı başka ülke var mı bilmiyorum. Ya da hayatımızda aslında bir şey tekrar etmiyor da ben mi sorunluyum kendimi tekrar ediyorum (bu anlamsız oldu, tabi ki ruhsal sorunlarım var) anlamıyorum. Gerçekten biraz yoğunluktan biraz bıkkınlıktan yazı sayım düştü. Ama dediğim gibi araştırmacı gazeteciliğe devam ediyorum. Şimdi yeniden büyüme ve üretim üzerine dertleşeceğim sizlerle.

Son günlerde 2021 yılını yüksek bir büyüme oranı ile kapatacağımız konusu ve üretim hacmimiz üzerine tartışmalar var. Ben de yine kendi anlayışsızlığım ile derdimi anlatmaya çalışacağım. Gerçekten tekrar noktalar var kusura bakmayın.

Sayın Okurlar, büyüme tamamen matematik bir kavramdır. Belirli bir zaman diliminde (genelde bir takvim yılı) üretilen mal ve hizmetlerin parasal (genelde satış) değeridir. Büyüme değerinin içeriğinde nitelik yoktur. Matematik rakam vardır. Bu ekonomiye giriş ders kitaplarında anlatılır. Bu nedenle nitelikten soyutlanarak yapılmış bir analiz büyümenin iyiliği ya da kötülüğü konusunda bir fikir vermez. Ancak genelde büyüme değerinin yüksekliği olumlu kabul edilir. (Benim gibi ruhsal sorunları olanlar haricinde tabi.) Büyümeyi şöyle de açıklayabiliriz. 2020 cirosu 1000 TL, karlılığı % 10 olan bir işletme 2021 yılında 1100 TL ciro yapar ancak karlılık oranı % 5’ e düşer ise yine de büyümüş kabul edilir. Ki adı üstünde ciro değeri büyümüştür. Ancak karlılık düşmüştür. Ve bakın işletmenin iş alanına girmedim. Diyelim ki bu işletme 2020 yılında 1000 TL ciro ve % 10 karlılıkla çevre teknolojilerinde çalışıyorken 2021 yılında a b c nedenleri ile bu işin hiç yürümeyeceğini düşünüyor ve inşaat sektörüne geçip 1100 TL ciro yapıyor. Karı düşse de  büyüdü ve yaşadı. Peki şimdi bu büyüme iyi mi?  Bilmem büyüme, karlılık, nitelik, nicelik üstüne aşırı aşırı basitçe derdimi anlatabildim mi?

Gelelim üretim konusuna. Burada güncel yaygın tartışılan konunun mal üretimi olduğunu düşünüyorum. Oysa yukarda belirttiğim gibi büyüme rakamı mal ve hizmetler değerlerinin toplamıdır.  Ama bizde şimdi fiziksel üretim üzerine tartışalım. Sayın Okurlar, ilk olarak üretmek iyidir ama satılmıyorsa anlamsızdır? İkincisi ürettik iyi, sattık daha iyi? Ama satıp gerçek anlamda kar etmiyorsanız yine üretip, satmak anlamsızdır? Kar etmiyorsanız üretim için harcadığınız parayı güvendiğiniz bir yatırım aracına bağlayıp evde oturun daha iyi. Peki ürettik, sattık ve kar ettik. Harika çok iyi. Peki ama neyi üretip nasıl para kazandık. Eğer ürettiğiniz şey (gerçekten her ne ise o şey) içinde meşhur katma değer barındırmıyorsa veya yeterince barındırmıyorsa yine çok anlamlı değildir. Katma değerden sadece işçilik ucuzluğu anlaşılıyor ise -ki biraz da öyle- bu manevi anlamda kırıcıdır da. Bunu da daha açıklayalım. Örneğin, otomotiv yedek parçası üretiyoruz. Ve gerçekten yurt dışında tanınmış otomotiv üreticilerine de ihraç da ediyoruz. Görünürde ne kadar güzel değil mi?  İyi de asıl satılan, asıl değerli şey sizin sattığınız yedek parça değil. İçine takıldığı kamyon örneğin. O da A ülkesinin B markası. Yani önce o B markasının kendi satışını artırmasına dua edeceğiz ki bizden parça alsın. Ayrıca yapılan ürün bizim tasarımımız değil. Tam tersine o B markası için bizden istenen şekilde parçayı, evet çok kaliteli ama fiziksel olarak üretiyoruz genelde. Yani katma değerimiz çok büyük oranda işçilik. Şimdi bu durumda fiziksel üretim/ihracat büyümesi iyi mi kötü mü? Hiç yoktan iyidir de diyebilirsiniz. Peki toplum olarak tatmin noktamız hiç yoktan iyi mi olmalı?

Peki o zaman ne yapmamız gerekiyor. (Yine sadece fiziksel üretimi konuşalım.) “Fiziksel üretimde tarımı gerçek anlamda hiç konuşmayacak mıyız?” birinci soru bu. İkinci soru “Tarım ürünleri dışında bizim kendi bilgi teknolojilerimizi ve buna bağlı olarak kendi markalarımızı nasıl oluşturacağız?” (Nasıl ama hiç bilmediğiniz ülkemizi kurtaracak soruları yazdım.) İyi de zaten tam da sorun burada felsefi anlamda. Bugünkü bireysel nüfus  nicelik/nitelik ve bu nüfustan oluşturduğumuz toplumsal yapının nicelik ve nitelik ilişkisi ile bu sorulara nasıl cevaplar verebiliriz/veriyoruz? Lütfen düşünelim bunları yapabilmek için örneğin hangi üniversitemize ne kadar ve hangi nitelikteki gencimizi alabiliriz? Lütfen önce çok basit temel nedenlere odaklanarak sonuçlara gitmeye çalışalım. Yoksa hala büyüme, üretim, kur, faiz gibi kavramları güncel olaylar üzerinden tartışacağız. Lütfen, lütfen çok ama çok temel nedenleri düşünmeye başlayalım.

Bir de dikkat ettiyseniz paylaşımı hiç konuşmadım. Yani az ya da çok o büyüme değerini paylaşmayı/insanı hiç koymadım tartışmaya. Sadece matematik üzerinden gittim.

İnsan matematik biliminin bir rakamı değildir.

Fotoğraf : Akil Mazumder

Hakkında Sinan Çakaloz

Ayrıca Kontrol Et

Maaş Hesaplarında Vergi Dilimleri

Son günlerin çok yoğun konularından biri maaş hesaplamalarında vergi dilimlerinin yükseltilmemesi. Bu dilimin yükselmemesi matematiksel …

Bir yanıt yazın

Translate »