Yeniden Masumiyet Psikolojisi Üzerine

İşim gereği 1986 yılından bu yana çalışmadığım ve halen de çalışmakta olmadığım herhangi bir sektör kalmadı diyebilirim. Limancılıktan, madenciliğe, kimyadan, gıdaya(gıda üretimi ve pazarlaması dahil), finanstan, insan kaynaklarına, otomotivden, eğitime ve dahi aklınıza ne geliyor ise. Doğal olarak her mevkide ve her yetki /sorumluluk düzeyindeki insanlarla çalıştım.

Tüm bu çalışmalarım sırasında şunu gördüm. Her iş kolundaki herkes hatasızdı.  Ama patronundan başlayıp, mavi yakalısından, beyaz yakalısına herkesin masum/hatasız olduğu her boyuttaki her iş yerinin her yerinden(çalışan ikili ilişkilerinde dahi) sorunlar akıyordu. Ki bunların azımsanmayacak bölümü sektörel veya kurumsal bazda medyaya da yansıyordu. Bunca yıllık iş deneyimimle, eğitimimle şunu anlayamadım, “Bu kadar çok(hatta tamamı) hatasız insanın yaşadığı bu ülke, nasıl bu halde?”

Bu girişi yapmamın nedeni şuydu sayın okurlar. Tekrar yazmaya başladım ya, biraz haber vb dinleyeyim, araştırmacı gazetecilik yapayım dedim. Pazar kahvaltımı yaparken bir kanalda sabah haberlerini açtım. Bir vatandaşımız “siyasiler suni gündemi bıraksınlar da gerçek gündemimize ekonomiye dönsünler asıl sorunlarımız ekonomi”  mealinde bir yorum göndermiş, onu okudu sunucu. Bende bu kadar araştırmacı gazetecilik yeter dedim ve basketbol kanalı açtım. (Ne yazık ki ciddiyim.)

Sayın okurlar rica ediyorum her türlü aidiyetinizden sıyrılın. Bu ülkedeki siyasetçi sayısı, onlara bağlı karar anlamında yetkili teknokrat bürokrat sayısı kaçtır. Buna ayrımsız muhalefeti de katın. Her ne bulduysanız kabul.  Ülke nüfusu yanılmıyorsam 82 milyon seviyesinde. Bundan 5 milyon yabancı uyrukluyu çıkartın. Kaldı 77 milyon. Yarısını çıkartın 18 yaş altı çocuk diye. Kaldı 38 milyon. Allah aşkına her ne dediyseniz o sayıdaki siyasetçi, bürokrat, 38 milyondan çok mu ki her şeyin sorumlusu onlar. Ve bu insanlar(yani siyasetçiler, teknokratlar, bürokratlar) nereden geldiler ve biz nasıl engel olamadık da bu şikayetçi olduğumuz duruma düştük.

Gelin basit örneklerden gidelim. (Sorun küçültülür, basite indirgenirse çözümü de basit olur ve adım adım gidilir büyüklere doğru.) Üsküdar’da iskeleden Kadıköy yönüne giden ana ve çok yoğun 4 şerit bölünmüş caddenin 2 şeridi her iki yönde İspark tarafından otopark olarak işletiliyordu yerel seçimlerden önce. Yani 4 şerit fiilen iki şeride inmişti. Tamamen yasal olarak. Yerel seçimler sonrası yönetim değişti, ama uygulama değişmedi. Yani siyasi partiler arasında, çok somut, bu konuda fark yok. Fiili durum bu. Yerel seçim öncesinde biz, yani siyasetçiler dışında kalan kusursuz! Hatasız! insanlar bu saçmalık demeden o hakkı kullanıyorduk. Bu da yetmiyordu, dörtlüleri yakıp zaten bir şeridi kullanılamayan yola biz kusursuz! Hatasız! insanlar bir şerit daha araç park ediyorduk. (Ve ben ki hala anlayamamışımdır dörtlüler yakılırsa hangi metafizik veya kuantum fiziği ve her ne fiziği ise o yolda duran aracı durmaz hale getirir.) Yerel seçimlerden sonra da değişmedi bu durum. Yani siyasetçi toplamda aynı, vatandaş toplamda aynı.  Doğal olarak arkadan gelen halk otobüsleri geçemeyince iyice daralan yoldan dolayı trafik tamamen duruyordu, halen de duruyor. (Şu anda inşaat var demeyin. İnşaat öncesini de biliyorum) Allah aşkına sadece bu caddedeki trafik sorununu! çözmek için ne yapmaya gerek var? Tersine hiçbir şey yapmasak (sıfır masraf) yani caddeye park etmesek (izin verilen yere de) akış iki kat artacak. Bu matematik, bir çözüm. Aşırı ucuz, aşırı kolay. Bunu yapmamayı başaran vatandaşın içinden çıkan siyasetçi nasıl olur? Bunu da düşünün.

Şimdi cevap verin, “Kim masum, kim hatalı?”.

Fotoğraf : Aayush Srivastava

 

Hakkında Sinan Çakaloz

Ayrıca Kontrol Et

Maaş Hesaplarında Vergi Dilimleri

Son günlerin çok yoğun konularından biri maaş hesaplamalarında vergi dilimlerinin yükseltilmemesi. Bu dilimin yükselmemesi matematiksel …

Bir yanıt yazın

Translate »