Yaklaşım

Bebeğin ilk kelimesi gibiydi ilk cümle, kuşun ilk nağmesi gibi. Gönlümün ilk çarptığı an sanki; mavinin doğuşu, yeşilin serpilişi, sarının üzgün olanı, morun menekşesi, kırmızının aşkı. Gülüşü mahzun bir ikinci görüntü saklıyordu, ürkek bir tarafı vardı.  Saçlarının kesimi öyle doğaldı ki, rengini neden sonra fark etmiştim, zira ancak beni etkileyenin ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Birkaç görüşme süresince ettiğimiz sohbet sonucunda ne kadar çok benzediğimiz kanısına vardım.

Bana sormuştu, insanlar birbirlerine yaklaşırlar ancak süreçler neden çok farlılık gösterir diye.  Ne zordu buna cevap vermek. Biraz mühendisçe cevap olmuştu ama sanki anlatabilmiştim.

Hayat bir çizgi olsun. Çizgi iki uçtakini birleştiren sonsuz sayıda noktanın yan yana gelişi. Hayatın tüm anlarının ardı ardına dizilişi kimileri için kader, “kurban olunur yücenin sevdiği”. Kimileri için yol hayatın gidişatı ve içerdiği. Kimileri için disiplin; çıkmaz dışına kalındır ensesi. Kimileri için oyun her seferinde sorgular talihi. El falında görünür, dillenir tellal çingenesi, inanılır ne söylendiyse kovalanmaz işin gerçeği. Kimisi güçlüdür her noktada söz sahibi; kimine vız gelir tırıs gider zoru sevmezse kenara siner. Kimileri çizgisiz dinler komşu sözleri ve hatta yargılar açıkça söyler güvensizliği. Kaç kişi çizmiştir ki özgürce kendini. Kimler değiştirmiştir ki dizgesindeki noktaların yerlerini ve hatta yönünü. Yani ilk nokta haydi vardı da hani diğerlerini.

Çizgi; kiminin ki incecik, kiminin ki kalınca, kiminin ki düz, kiminin ki eğrice, bazıları derin, bir kısmı yüzeyde, yani ilk nokta haydi vardı da nedir bu işin gizemi. Her bir sonrakini belirler gidişi, götürdüğü yere gidemezsin, sen götüreceksin, belirleyeceksin dizilişi, her gün tekrar tekrar dirilişi. Yatay olanı anladık ta, dikey olanı nedir ki; hani çizili verir yukarıdan aşağı, sahildeki kuma belgelenir. Başlangıçtır denizin gelişi, yatayların tekrar sıraya girişi, yaşamdır andır karardır,  çizgisini çizebilen için bu dünya azdır.

Şimdi çizgiyi önce bir vektör yapalım, “x” ve “y” ekseni olsun. Zaman “y” ekseninde olsun ve  “x” ekseninde çeşitli süreler olsun. “y” ömrümüzün sürecinde “x” parçaları da her bir yaklaşımı anlatsın. Bazen kısa çizgiler görürüz süreleri azdır ancak yaşamın içinde yer almıştır. Bazıları ise uzundur, çok keyif mi alınmıştır, bazen zorunluluk mu süreyi uzatmıştır. Bu anlatımın bir manası olması için “z” ekseni eklemek gerek. Bu eksen süreden bağımsız ne kadar yoğun, derin, tutkulu yaklaşımları belirlesin. Görülecektir ki, kısa zamanlık yaklaşımlardan bazıları müthiş iz bırakır, “z” boyutu çok uzundur, ama bazıları da kısacık boyut almıştır. Bazı yaklaşımlar ise uzun “x” boyutunda olduğu gibi “z” boyu epeyce uzundur. Ne güzeldir o süreçler. Ama elbette tersi de vardır; uzun “x” süreci ve kısacık “z” boyu. Kalite düşük kalmıştır.

Bu anlatımımı dikkat ile dinlemiş ve düşüncelere dalmıştı. Yaklaşım denilen olgunun hep bir matematiği mi olacaktı; öylece kendiliğinden ve içinden geldiği gibi olmayacak mıydı…

Elbette maharet bu matematiği kavrayabilmek ki, bu da özgür irade, duygularının farkında olabilme ve en önemlisi bunu dile getirebilmeden geçiyordu. Ürkmeden içten söyleyiş ile.

Salvador

 

Hakkında Salvador

Ayrıca Kontrol Et

Atlar

Koşuyordum ormanda Koku aldım ıhlamur ağaçları arasında Sanki o değil de orkideler mi Yoksa kestanenin …

Bir yanıt yazın

Translate »